Göz kapağının düşüklüğü, göz kapağının normal bir yükseklikte durmayıp aşağıda yer alması anlamına gelir. Göz bebeğinin görüş açısının kapanması gibi farklı sıkıntılar yaratan bu durumun altında yatan farklı nedenler olabilir. Bu nedenle alt ve üst göz kapaklarındaki düşme, her zaman estetik bir sorun olarak değerlendirilmemelidir. Altta yatan ciddi bir hastalık, kas sorunu vb. problemler olup olmadığı araştırılmalıdır. Ayrıca üst ve alt göz kapağı düşüklüğü durumuna gerekli zamanda müdahale edilmediği takdirde farklı rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir.
Doğuştan göz kapağı düşüklüğü problemiyle karşı karşıya olan hastalar bulunduğu gibi bu durumun belli faktörlerin etkisiyle sonradan görülmesi de mümkündür. Farklı yaş gruplarında ortaya çıkabilen rahatsızlık, kapağı kaldıran kasın işlevini yerine getirememesinden kaynaklanabilir. Ayrıca bu duruma göz kapağı üzerine alınan darbeler de yol açabilmektedir.
Söz konusu rahatsızlığı yaşayan kişiler, psikolojik olarak kendini iyi hissetmeyebilir. Düşüklük nedeniyle yüzde sürekli yorgun bir görüntünün meydana gelmesi söz konusudur. Bu yorgunluk durumu, göz yapısından memnun olmamanıza ve farklı çözümler aramanıza yol açar. En sağlıklı çözüm yolu bir hekime danışmaktır. Böylece altta yatan neden anlaşılır. Ayrıca en doğru müdahaleye karar verilerek kalıcı bir çözüm sağlanması hedeflenir. Alanında deneyimli ve daha önce göz kapağı düşüklüğü tedavisi uygulamaları gerçekleştiren bir hekim tercih ettiğiniz takdirde sorundan kurtulma şansınız artar.
“Göz kapağı düşüklüğü neden olur?” sorusuna farklı yanıtlar vermek mümkündür. Her hastada farklı bir göz kapağı düşüklüğü nedeni mevcut olabileceği için ilk olarak detaylı bir değerlendirme yapılmalıdır. Detaylı göz muayenesi ve çeşitli tetkikler yapılarak altta yatan sebep doğru bir şekilde belirlenmelidir. Bugüne kadar yapılan araştırmalar ve hastalardan elde edilen verilere göre şu durumlara bağlı olarak çift ya da tek göz kapağı düşüklüğü meydana gelebilir:
Bahsedilmesi ve nedenleri üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise yalancı göz kapağı düşüklüğü durumudur. Yaşla beraber sarkan cilt dokuları nedeniyle böyle bir sorun meydana gelir. Sorunun estetik müdahaleler neticesinde giderilmesi mümkündür. Botoks sonrası göz kapağı düşüklüğü yaşayan bazı hastalar da vardır. “Botoks sonrası göz kapağı düşüklüğü ne zaman geçer?” sorusuna yanıt arayanlar, söz konusu durumun geçici olduğunu ve en geç bir hafta içinde ortadan kalkacağını bilmelidir.
Kontakt lens kullanımı sonucunda söz konusu rahatsızlık ortaya çıkabilir. Özellikle lensin takılıp çıkarılması sırasında göz kapağının fazla çekiştirilmesi sonucunda düşüklük oluşabilir. Ayrıca lensin göz kapağının iç kısımlarda tahribata yol açması da mümkündür. Göz kapağı düşüklüğünün belirtileri olan hastalardaki durumun detaylı değerlendirilmesi neticesinde altta yatan neden tespit edilir. Tedavi şekli de altta yatan nedene göre belirlenir.
Göz kapağı düşüklüğü belirtileri arasında ilk sırada göz kapağının sarkması yer alır. Sol ve sağ göz kapağı düşüklüğü aynı anda meydana gelebilir. Ayrıca sol göz kapağı düşüklüğü gibi sarkmanın tek gözde meydana gelmesi de mümkündür. İki ya da bir göz kapağında düşüklüğü olanlarda tek belirti düşüklük değildir. Bazen düşüklük çok fazla dikkat çekmeyecek boyutlarda olabilir. Böyle bir durumda eşlik eden diğer belirtilerden yola çıkılarak da teşhis konulması mümkündür:
“Göz kapağı düşüklüğü nasıl geçer?” sorusunun yanıtını araştıranlar, özellikle ameliyatsız tedavinin mümkün olup olmadığını merak eder. Göz kapağı düşüklüğü ameliyatsız çözüm ancak ciltteki sarkmaya bağlı ortaya çıkan bir durum varsa mümkün olur. Kapak düşüklüklerinde tedavi, sorunun göz kapağı kasından kaynaklanması halinde cerrahi müdahale ile yapılır.
Göz kapağı düşüklüğü tedavisi kapsamında yapılan estetik müdahalelerden biri plazma enerjisidir. Sarkmaların giderilmesi için HIFU ya da altın iğne uygulaması da yapılabilir. “Göz kapağı düşüklüğüne ne iyi gelir?” sorusuna yanıt arayanlar, egzersizin işe yarayıp yaramadığını merak eder. Göz kapağı düşüklüğü egzersiz ile giderilmesi mümkün değildir.
Tedavi sürecini belirleyen en önemli detay düşüklüğün nedenidir. Yaşa göre de uygulanacak tedavi biçimi değişir. Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı için iki farklı teknik söz konusudur. Levator rezeksiyonu ve frontal askı gibi farklı yöntemler arasından uygun olan tercih edilir. Müdahale sırasında kasın kısaltılması ya da göz kapağının kaşı kaldırmaya yarayan kasa asılması gibi işlemler yapılır. Gerekli durumlarda göz kapağı estetiği de yapılır.
Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı sonrasında genellikle hastanın hastanede yatmasına gerek olmaz. Buz uygulaması, pansuman ile şişkinliğin kısa sürede iyileşmesi amaçlanır. Ameliyat ile hem görme sorunları düzelir hem de rahat görebilmek için yapılan çeşitli hareketlerin yol açtığı ağrılar giderilir. Ayrıca yüzde daha dinç bir ifade ortaya çıkar.
İyileşme sürecinde özellikle su ile temasın önlenmesine dikkat etmek gerekir. Verilen tüm ilaçlar düzenli bir şekilde kullanılmalıdır. Gözleri güneşten korumak da dikkat edilmesi gerekenler arasındadır.
Göz kapağı düşüklüğü zararları olan bir durumdur. Bu nedenle vakit kaybetmeden gerekli tedavinin uygulanması önemlidir. Göz kapağı düşüklüğü riskleri arasında ilk olarak görme açısının sınırlanmasından bahsetmek gerekir. Ayrıca vaktinde gerekli tedavi uygulanmadığı takdirde hastada göz tembelliği baş gösterebilir.
Göz tembelliğini engellemek için hastanın göz bandı kullanması gerekebilir. Böylece zayıf olan gözün daha güçlü hale gelmesi amaçlanır. Gözlük kullanımına da ihtiyaç duyulması mümkündür. Şaşılık, görüş kaybının her geçen gün artması gibi durumlar da ortaya çıkar.
“Göz kapağı düşüklüğü hangi hastalığın belirtisi?” sorusuna yanıt ararken bu durumun her zaman hastalıktan kaynaklanmadığını bilmek gerekir. Anne karnında göz kapağı kasının gelişmemesinden kaynaklı olarak ortaya çıkması muhtemeldir. Yaşlılık da bu duruma yol açar. Diyabet ve yüksek tansiyon, göz tümörü gibi hastalıkların, düşüklüğe yol açma ihtimali vardır. Kas hastalıklarını da söz konusu rahatsızlığın nedenleri arasında saymak mümkündür. Eğer göz kapağınızda düşüklük sorunu varsa altta yatan ciddi bir hastalık olma ihtimalini göz önünde bulundurarak hemen bir hekime başvurmanızda fayda vardır.
Bazı hastalarda göz kapağının içe dönmesi neticesinde kirpik batması gibi problemler meydana gelir. Gözlerde batmaya bağlı olarak yaşarma da ortaya çıkar. Zamanında tedavi olmadığınız takdirde korneanın yaralanması gibi bir durum da olasıdır. Bu da görme kaybına yol açar. Çeşitli göz enfeksiyonlarına yol açan böyle durumlar, tedavinin zaruri olduğunun önemli bir göstergesidir.
Göz kapağında meydana gelen düşüklük, hastanın kendisini psikolojik açıdan kötü hissetmesine yol açar. Estetik açıdan kötü bir görüntü ortaya çıkması nedeniyle hasta özgüvenini kaybedebilir. Bu nedenle tedavinin bir an önce yapılmasında fayda vardır.
Ameliyat seçenekleri arasında levator kası ve müller kası cerrahisi vardır. Ayrıca çeşitli askı teknikleri ile de problemin giderilmesi mümkündür. Hastanın uygun görülmesi halinde müller kası cerrahisi tekniği uygulanır ve kasın kısalması sağlanır. “Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı ne kadar sürer?” sorusuna yanıt arayanlar, söz konusu işlemin 8 dakika sürdüğünü bilmelidir. Bir diğer yöntemde levator kası kısaltılır. Eğer levator kası hiçbir şekilde işlevini yerine getiremez hale gelmişse göz kapağının, kaşı kaldıran kasa bağlanması söz konusudur. Askı tekniğinde silikon askı kullanılır. Ayrıca bacaktan alınan zar ile de askı uygulaması yapılabilir.
Ameliyat neticesinde istenilen başarının elde edilmesi için hekimin tavsiyelerine harfiyen uyulması son derece önemlidir. İlaçların aksatılmaması, gözün sudan ve güneşten korunması, ovalanmaması gibi detaylara dikkat etmek gerekir.
Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı fiyatları kullanılan tekniklere bağlı olarak değişiklik gösterir. Ayrıca hastane, doktor, klinik detayları da fiyatların farklılaşmasına yol açar. “Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı devlet karşılıyor mu?” sorusuna evet yanıtını vermek mümkündür. Ancak doktor raporuyla ameliyatın zaruri olduğu belgelenmelidir.
Göz kapağı düşüklüğü ameliyatının alanında deneyimli bir hekim tarafından gerçekleştirilmesi son derece önemlidir. Ameliyat sonrasında göz kapağının orantısız bir görünüme sahip olması gibi risklerin ortaya çıkmaması için hekim deneyimine önem verilmelidir. Ameliyat sonrasında enfeksiyon ya da kanama gibi riskler de söz konusu olabilir. Ancak alanında yeterince deneyimli bir hekim tarafından yapılan ameliyatta bu tarz riskler ortaya çıkmaz. Problemsiz bir ameliyat neticesinde hasta yeniden sağlığına kavuşur.
